İtiraf etmeliyim ki bu yazıyı kendimi uyumamak için zorladığım bir anda yazıyorum.
Mesleğimizin bir çok zorluğu var fakat ilk haftalar bu zorluklar tavan yapıyor. Sonra rahatlıyoruz… 🙂
iki akşamdır 9.30 da uykum geliyor. Galiba artık biraz daha çabuk yoruluyorum:) Yaşlandım mı ne:)) Gelelim unutamayacağım ilk gün hatıralarıma..
İlk gün çocuklarım ile tanıştım. Aslında bir çocuğunu ben dosyalarından tanıyordum ama onlar beni tanımıyordu. Kendimi onlara tanıttım ve onlarla tokalaşarak yakaları için hazırladığım üstlerinde isimleri yazan limon etiketlerini takmak isteyip istemediklerini sordum. Çoğu taktırsa da bir kaçı taktırmak istemedi ve kenara koyduk:)
İlk gün öğrencilerimi ve velilerimi sınıfa birlikte aldım. Maceraya gerek yok. Okulda ilk gün ne kadar güven verici olursa sonuçlarının o kadar iyi olacağını düşünüyorum. Bu yüzden çocuğun önce bana, ailesine ve okuluna güvenmesi lazım. Sınıfta bol bol oyun hamuru ve oyun merkezlerinde oynadık. Ailelerin bazıları çocuklarına biraz karşıdan uzaktan izlediler, bazıları masalara oturarak birlikte zaman geçirdiler.
Çocukların ayrılık süreçlerinin olduğu kadar, velilerin de ayrılık süreçleri olabiliyor.
Biraz sınıfta oyun biraz bahçede serbest oyunla ilk günümüzü bitirdik.
Asıl 2. günümüzde maceramız başlamış oldu. Çünkü bugün ailesiz çocukları sınıfa alma günüydü. Bir çoğunu sessizce içeri aldık, bir miktarını gözünde yaş, bir iki tanesini de hüngür hüngür ağlayarak içeri aldık. Bir miktar sessiz sedasız sınıfta vakit geçirsek de kahvaltı vakti aşağı inince yine ortalık karıştı:))
Zorlamadan isteyenler bir güzel afiyetle kahvaltılarını ettiler. Sonra yukarı çıktık. Ve “hadi biraz kitap okuyalım” derken oturduk. Fakat ağlayan öğrencilerim hala amaçları doğrultusunda ilerliyor ve sınıfta sesler yükseliyordu. Ama canım stajyerlerim imdadıma yetişerek sakinleşmeleri konusunda büyük efor sergilediler.
Kalan sağlar benimdir deyip başladım okumaya, çok sevdiğim, eğlenceli bir kitap olan “Bin bir oyun” kitabını oynayarak okuduk. Yine biraz hamur, biraz merkezlerde oyun derken, bugünlerde cennet gözüyle baktığım bahçemize hep beraber adımımızı attık:) Oynadık, zıpladık, düştük, karıştırdık, yine oynadık…
Bu arada bir ara resim yaptık. Şimdiden yetenekli çocuklarım. Hepsi soyut çalışıyor:)
Böylelikle 2. günümüzü de bol sesli, bol alışmalı, az gözyaşlı (yoksa çok ama ben mi kabul etmek istemiyorum:) bitirdik.
Ailelerine sağsalim teslim ettik.
Böyle işte, bakalım günler neler getirecek. 3 yaşın maceralı geçeceği kesin:))