Küçükken hatırlıyorum. Annem kalkar, mutfağa gider, mutfakta çay suyunu koymadan ilk yaptığı şey radyoyu açmak olurdu. Bütün gün, yatana kadar kısık sesle de olsa çalardı TRT Fm. Zaten Kırklareli’ de TRT’ den başka kanal çekmezdi. Olsun, iyiki de öyleymiş.
Başlasın şarkılar, türküler, TRT Fm’in güzel konuşan spikerleri ve arada olan küçük yarışmaları. Yarışmaların sonuçlarını bilmek için kendi aramızdaki güzel yarış. (Nasıl da özlüyor insan)
Her gün aynı şey, aynı kanal, aynı spikerler fakat farklı müzikler. Şarkılar, türküler, bazen klasik müzik bazen dış kaynaklı hafif müzik…
Şimdi anlıyorum ki annemin bana ne güzel bir iyilik yaptığını. Şimdi müziğe çok düşkünlüğüm olmasa da, müzik kulağımın ve ritim yeteneğimin gelişmesine, farklı müzikleri sevmeme sebep olmuş o bütün gün aralıksız çalan radyo.
Şimdi (aslında 3 yıldır) sınıfımda, okulumuzda “Sanat Takvimi” projesi yapıyoruz. Her ay klasikleşmiş bir müzisyeni tanıyoruz, eserlerini dinliyoruz, kullandığı müzik aletlerini tanıyoruz. Klasik müzik çocuklar için önemli bir konu. Çok dinleyip sıkılabilirler, dikkat etmek gerekiyor!!!
Bugünlerde Digitürk 468. kanalda klasik müzik kanalını ve radyoda TRT 3’ü dinliyorum bol bol. Belki sizde çocuğunuz yada öğrencileriniz ile dinlersiniz. Annem gibi bir şeyler katarız çocuklarımızın müzik dünyasına:))